Yeni coronavirüs ile mücadele ederken yaşlılara birçok kısıtlama getiriliyor. Aslında bu konuda asıl gençlere büyük sorumluluk düşüyor. Gençlerin, umursamazlık ve yok sayma dürtüleri toplumda vaka sayılarının artışına neden oldu.
Dünyada Covid-19 pandemisi tüm ülkelerin ekonomik ve sosyal düzenini alt üst edip hızını kesmeden devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan ettiği tarihten sonra günümüze kadar (yaklaşık altı ay) dünyada vaka sayısı 24 milyona yaklaştı. En yoğun bölge 12.6 milyon hastanın görüldüğü Amerika kıtası oldu. İyileşen 16 milyon vakaya karşı 815 bin kişi kaybedildi. En fazla vaka 6 milyona yaklaşan sayı ile ABD’de görüldü, onu 3.5 milyonla Brezilya ve 3.2 milyonla Hindistan izliyor.
Türkiye’de ise 26 Ağustos 2020 tarihine kadar 261.194 vaka, 6163 ölüm görüldü. Bu korkutucu süreç 1918 yılından sonra dünyanın şahit olduğu ikinci büyük pandemi ve ne zaman nasıl biteceği de bilinmiyor.
Yeni coronavirüs zaman içinde anlaşılıyor
Ocak ve Şubat ayında salgının Çin ve komşu Asya ülkelerini etkileyen ve ölüm oranı yüzde 2 ila 4 arası olan bir salgın olduğu düşünülürken; Mart, Nisan ve Mayıs aylarında Avrupa ve daha sonra Kuzey Amerika’yı kasıp kavuran ve günlük yaşamı durduran bir salgını izledi dünya. Ölüm oranı çoğu Avrupa ülkesinde yüzde 10’un üzerine çıktı.
Ölüm en sık 80 yaş üstünde görüldüğü için 65 yaş üstü yaşlıların evde kalması önlemi yeterli gibi görünmüştü. Ancak dünyada salgının sekizinci ayı, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de altıncı ayı devam ederken, salgının birinci dalgası azalmasını durdurdu ve yeniden yükselmeye başladı.
Yeni vakaların en sık 30 yaş altında görülmeye başlanması ve 14 yaş altı ölüm görülmüyor denirken 2 yaşın altında bile ölüm görülmesiyle bu yeni virüsün yapısı, mutasyonları ve salgın dinamiğinde bilinmeyen çok nokta olduğunun farkına varıldı.
Yeni vakalar en sık gençlerde görülüyor
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verileri ve istatistiklerine bakıldığında artık yeni vakalar en sık yüzde 47.8 ile 25-49 yaş aralığında görülüyor. Onu yüzde 14 ile 15-24 yaş grubu izliyor. Buna karşılık ölüm oranının en yoğun olduğu kesim yüzde 27 ile 80 yaş üstü. En çok vakanın görüldüğü 25-49 yaş grubunda ise ölüm oranı yüzde 0.34.
Dünyada en fazla vakanın görüldüğü Amerika Birleşik Devletleri’nde salgının çok hızlı yayıldığı Kaliforniya eyaletinde 18-34 yaş grubu yüzde 35.3 ile en sık vaka görülen kesim oldu. 35-49 yaş grubunda ise vaka görülme oranı yüzde 25. Ölüm oranı burada da en sık 80 yaş üstünde görüldü (yüzde 42.3). 18-34 yaş grubunda yüzde 1.5, 35-49 yaş grubunda ise yüzde 5.8 ölüm oranları kayda geçti.
Virüsün dinamiği her ülkede farklı olmakla birlikte zaman geçtikçe de değişiyor. Hastalığın daha hafif geçirildiği veya yayılma hızının yavaşladığı söylenemez. ‘Salgın kontrol altında yeni vakamız yok’ diyen sadece Yeni Zelanda var ama hiçbir ülke sınırlarını dünyaya uzun süre kapatamayacağı gibi ekonomik sıkıntıların zorlaması ile sınırlar her ülkede açılacak gibi görülüyor.
Vaka sayıları Mayıs ayına geri döndü
Son tablolara bakıldığında 65 yaş üstü vatandaşların ülkemizde ve dünyada sokağa çıkma kısıtlamaları, uyarılar veya zorlamalar salgını yavaşlatmadı, ölüm sayıları düşürmedi. Ancak genç yaş grupları, umursamazlık ve yok sayma dürtüleri ile toplumda vaka sayılarının artışına neden oldu.
Mayıs ayında da beklentiler hava sıcaklığının artması ile virüsün canlılığını sürdürememesi ve salgının bitmesi iken durum tersi oldu. Yaz tatilleri, kalabalık seyahatler, toplu aktiviteler vaka sayılarını Mayıs ayına geri götürdü. Günlük vaka sayıları binlerin üstünde devam ediyor. Yeni vakalar en sık gençler arasında görülüyor. Vaka sayısının en yoğun olduğu il İstanbul, bölge olarak Güney Doğu ve Batı Anadolu.
Salgında gençlere büyük sorumluluk düşüyor
Sağlık Bakanlığının günlük yaptığı uyarılar, 1 Haziran’da yeni normalleşme adıyla kısıtlamaların kademeli kaldırılması döneminde yaptığı ek uyarılar hedefini bulamadı. Yaşlılara birçok kısıtlama getiriliyor. Bu onlarda ruhsal çöküntü, eklem ağrıları ve zamanında hastaneye gidememe yüzünden artan sağlık sorunları olarak faturalanıyor. Ama aslında gençlere büyük sorumluluk düşüyor. Kalabalıklara girmemek, başkaları ile maskesiz 2 metreden yakında bulunmamak, el temizliğini ihmal etmemek genç yaş gruplarında hem kişisel hem toplumsal sorumluluk olmalı. Yasak ve kısıtlamalar öğrenme yolu olmamalı.
Çok önemli bir konu da okulların açılması. Çocuklar için aksayan eğitim sürecini tekrar yakalamak çok önemli. Ancak hepimiz küresel ve hatta tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bu nedenle Ağustos ayında yeni coronavirüs salgın gidişi iyi izlenmeli, okulların açılması ve öğretimin veriliş şekli sağlık otoritelerinin de katkısıyla kararlaştırılmalı.
Bu kış bizi neler bekliyor?
Tüm otoritelerin ortak görüşü sonbaharla ve soğukların başlamasıyla birlikte dünyanın ikinci dalga ile karşılaşacağı yönünde. Ekim ayından sonra mevsimsel influenza olgularının da başlaması iki hastalığı birbirinden ayırt etmeyi zorlaştıracağı ve iki tehlikeli virüsün dünyayı daha çok etkileyeceği düşünülüyor.
Kış aylarında Covid-19 hastalığının solunum virüsleri ile beraber görüleceği, 2020 Ocak ve Şubat aylarında Asya ülkelerinde görüldüğü gibi bakterilerle süper enfeksiyonlar da görüleceği için risk grubu olarak tanımlanan kişilerin bu sene zatürre (pnömokok) aşısını ve grip aşısını yaptırması öneriliyor.
Konuyla ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.