Uykusuzluğu önlemenin doğal yolları: vişne suyu, domates ve muz…

Eğer uyku sorununuz varsa, ilaçtan önce bu bitkileri deneyin. Melatonin hormonunu düzenleyen bu bitkiler, uyku düzeninizi de geri getirecektir.

Uykusuzluk, vücut sağlığını olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biridir. Stres ve yorgunluk ile birleştiğinde bağışıklık sistemini düşürür, birtakım hastalıklara yol açar. Bu hastalıklar; kalp rahatsızlığı, depresyon ve baş ağrıları şeklinde kendini gösterebilir. Uykusuzluk ilaçlarla önlenebilir, fakat sağlıklı bir sonuç alamazsınız. Tercih etmeniz gereken yol uykusuzluğu önlemenin doğal yolları. Bu yollardan bahsetmeden önce size uykusuzluğun neden olduğundan bahsedelim.

İLAÇTAN ÖNCE BİTKİ KULLANIN

Gece salgılanan ve uyumamızı sağlayan hormonun adı melatonindir. Bu hormon; uyku sağlayıcılığının yanında ergenlik çağını başlatır, üreme üzerinde etkilidir, antioksidan özelliği vardır ve vücut ısısını dengede tutar. Kısacası uyku hormonu olarak bilinen melatoninin faydaları saymakla bitmez. Uykusuzluk, bu hormonun yeteri kadar salgılanmadığı zamanlarda ortaya çıkar. Uyku düzeninin değişmesi, melatonin salgısında bozulmaya neden olur. Örneğin uyku düzeninin, gündüz uyuma gece uyumama gibi kurulması, ne kadar uyusanız da uykunuzu alamama sorununa neden olabilir. Bu hormonun salgılanmasını sağlayan takviye ilaçlar bulunmaktadır.

Uykusuzluğu önlemenin doğal yolları

 Yapılan araştırmalar sonucu, vişne ve vişne suyunun melatonin artırıcı etkisi olduğu ortaya konuldu. Araştırma, bir grup üzerinde denendi. Sabah ve akşam 8-10 bardak vişne suyu içen grup üyeleri, uyku düzenlerinin yerine geldiğini bildirdi. Uyuyamama sorunu olan ve uykusundan sürekli uyanan kişilerin uyku rahatsızlıklarının devam etmediği görüldü.
 Geleneksel Akdeniz diyetlerinin vazgeçilmez lezzeti olan domates, uyku düzeninizi sağlayacak bir başka besindir. Domatesin içinde vişneden 50 kat daha fazla melatonin hormonu bulunur. Uyku sorunu yaşıyorsanız, özellikle kahvaltılarınızda domates tüketmeye özen göstermelisiniz.
 Çok az bilinen yeşillerden limon balsamı, uyku sorunu yaşayanların vazgeçilmez besinlerindendir. Ancak kekik kökü ile birlikte tüketildiğinde etki ettiği gözlemlenmiştir. Phytotherapy Research dergisinde yayınlanan bir çalışmada, otların birleşimini tüketenlerin yüzde 81’inin, kullandıkları uyku ilaçlarından daha etkili olduğu bildirdi. Her ikisi de takviyeli olarak alınabilir veya bir- iki çay kaşığı kurutulmuş limon balsamı ve bir çay kaşığı kekik kökü, bir bardak sıcak suda 5-10 dakika kadar karıştırılarak çay yapılabilir.
 Limon balsamının yanı sıra papatya, binlerce yıldır uykusuzluk için bitkisel bir çare olarak kullanılmıştır. Papatya ilacının etkinliğini incelemek için yapılan bir araştırmada, papatyanın hafiften ılımlı genelleşmiş kaygı bozukluğunu, plasebodan çok daha iyi bir şekilde azalttığı görüldü.

MUZ, BACAK KRAMPINA İYİ GELİYOR

 Vişne gibi muzun da melatonin düzenleyici etkisi bulunur. Muz, içerdiği potasyum ve magnezyum ile kasların gevşemesini sağlar. Özellikle uyku sırasında bacak krampları yaşıyorsanız, uyumadan önce bir adet muz tüketimini alışkanlık haline getirmelisiniz.
 Yeşil yapraklı sebzelerden ıspanak; potasyum, kalsiyum ve magnezyum bakımından zengindir. Kalsiyum vücudun melatonin üretmesine yardımcı olur, vücudunuzun olağan ritmini sürdürmesine yardımcı olan hormondur. Aynı faydaları pazı, lahana gibi diğer koyu yapraklı yeşilliklerden de elde edebilirsiniz.
 Ispanak gibi süt ürünleri de melatonin artırıcı kalsiyum bakımından zengindir. Bazı çalışmalar, kalsiyum yetersizliklerinin kötü uyku kalitesiyle bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Uyumadan önce bir bardak ılık süt tüketebilirsiniz.
 Magnezyum ve kalsiyum açısından zengin bir başka kaynak ise bademdir. Günde bir avuç badem yemeniz, uyumanıza yardımcı olacaktır.

YATIŞ POZİSYONUNUZ ÇOK ÖNEMLİ!

Horlama

Tabiri caizse gök gürültüsü benzeri horlama sesiniz, eşiniz için can sıkıcı olabilir desem… Bu durum aslında eşinizden ziyade başta sizi rahatsız edip uykunuzdan uyandırıyor olabilir. Ayrıca sabahları kuru ağız veya boğaz ağrısı ile uyanmanız, geceleri bu horlama sorunundan kaynaklıdır. Uzmanlar; ‘Boğaz ağrısı ya da dil kaslarınız gevşediğinde horlama olur’ diyor. Diliniz boğazınızın arkasına doğru düşüyor. Bu, kısmen hava akışını engelleyip boğazı daraltır ve horlamanıza neden olur. Yer çekimi sayesinde, sırt üstü uyumak bu sorunu daha da kötüleştiriyor. Daha iyi ve sessiz bir nefes alabilmek için uzmanların önerdiği horlamayı durduran ağız egzersizlerini deneyebilirsiniz. Unutmayın, sırt üstü yatmak yerine yan yatmak, horlamanızın azalmasını sağlayacaktır.

Bel ağrısı

Omurganızın düzgün şekilde hizalanmasına yardımcı olan bir pozisyonda uyuyorsanız, daha rahat hissedeceksiniz. Uzmanlar, bunu yapmanın en iyi yolunun sırt üstü yatmak olduğunu söylüyor. Yüz üstü yatmak, bel çukurluğunun artmasına yol açarak, sabah bel ağrısı ile uyanmanıza neden olur.
Yanlış yatak, yastık ve yatış pozisyonu; bel ve boyun ağrılarına maalesef davetiye çıkartıyor. Yastıkların stratejik olarak kullanılması da bir fark yaratabilir. Yastığınızı başınızın altına almanın yanında, dizinizin altına da bir yastık alın. Böylece omurga üzerindeki baskıyı azaltarak bel ağrısıyla uyanmanın önüne geçebilirsiniz.

Boyun ağrısı

Yanlış uyuma pozisyonları, boyun ağrılarının ileri seviyelere ulaşıp boyun fıtıklarının oluşmasına neden olabilir. Gece uykusunda en az yedi saatlik bir vakit geçirildiği için boynu destekleyen ve boyun boşluğunu dolduran yastıkları kullanabilirsiniz. Yanlış bir uyuma pozisyonunda geçirilen süre, boyun fıtığına yakalanma riskini artırmaktadır.

Mide ekşimesi

Reflü, mideden gelen asit özsuyunun alt kısmına sıçraması ile gerçekleşir. Uyurken bunu en aza indirmenin yolu, başınızı biraz ekstra bir yastıkla yükseltmektir. Nedeni ise daha dik bir konumda olduğunuzda, yer çekimi asidi midede tutmaya yardımcı oluyor.
Mide ekşimesini önleyebilmenin bir yolu da doğru yatış pozisyonudur. Sırt üstü veya sol tarafa doğru uyumayı tercih etmelisiniz. Bazı çalışmalar sağ tarafta uyumanın reflüyü artırabileceğini gösteriyor. Sağ tarafta uykunun alt özofagus sfinkterini rahatlattığını ve bağırsak asidinin sızıntı yaparak tahrişe neden olduğunu gösterdi.

www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.