Kontrolünüz dışında bir olayla karşılaştığınızda stres otomatik olarak şiddetlenir. Sıkışmış ve çaresiz hissedebilirsiniz. İster pandemi nedeniyle işler ters gitmiş olsun, ister kişisel sorunlar sonucu olsun kötü dönemler er ya da geç geride kalır. Önemli olan kötü dönemde yaşadığınız stresi geride bırakmak.
Tüm dünya için 2020 zor bir yıl oldu. Coronavirüs salgını, doğal afetler, ekonomik sıkıntılar her bir bireyin ruh sağlığını olumsuz etkiledi.
Kontrolünüz dışında bir olayla karşılaştığınızda stres otomatik olarak şiddetlenir. Sıkışmış ve çaresiz hissedebilirsiniz. Eski normale, alıştığımız düzene dönmeyi dört gözle bekliyoruz ancak, travmatik bir dönemden sonra, işler düzeldiğinde bile hayata devam etmek ve normallik duygusunu yeniden kazanmak zor olabilir.
Çaresizlik duygusu güçlü bir tetikleyici
İster pandemi nedeniyle işler ters gitmiş olsun, ister kişisel sorunlar sonucu olsun kötü dönemler er ya da geç geride kalır. Önemli olan kötü dönemde yaşadığınız stresi de geride bırakmak.
Özellikle kötüye giden toplumsal olaylarda haberleri takip etmek kaçınılmaz bir içgüdü gibi. Ancak günün her saatini haberlerle geçirmek kendinizi yeniden travmatize etmekten başka bir işe yaramaz. Ekran önünde veya günün olaylarını okuyarak geçirdiğiniz zamanı sınırlayın. Kaygı seviyenizi artırmadan bilgi sahibi olmayı amaç edinin. Mesela telefonunuza gelen haber bildirimleri kapatın ve özellikle sosyal medyada çok fazla zaman harcamamaya dikkat edin. Çünkü insanların birbirlerinin paniğini büyütme eğilimi var. Detaylara girmeden gündemi takip edebilirsiniz.
Araştırmalar, çaresizlik duygusunun kaygının en büyük tetikleyicilerinden biri olduğunu gösteriyor. Çaresizlik özellikle kontrol dışı gelişen olaylarda kişiyi avucuna alır. Kontrolün bir kısmını geri almak için başkalarına yardım etmeyi ya da sizin kontrolünüzde olacak faaliyetlere katılmayı deneyin. Belirsizlikler karşısında aktif olmak dikkatinizi başka yöne çeker ve kaygı seviyenizi düşürür.
Bir hobi veya kişisel gelişim projesi üstlenmek de ilerlemenize yardımcı olabilir. Mesela pandemi nedeniyle eve kapandığınızda, zamanınızın bir kısmını ders almak veya her zaman ustalaşmak istediğiniz yeni bir beceri öğrenmek için kullanın. Artık neredeyse her evde internet var ve yeni bir şeyler öğrenmenize yardımcı olacak birçok uygulama var.
Bardağın dolu tarafına bakın
Zor durumlarda sosyal bağlantılardan uzak kalmak isteyebilirsiniz. Bu da stresi kötüleştirir. Yüz yüze görüşemeseniz bile sevdiklerinizle iletişim halinde kalın. Görüntülü konuşmak ya da sadece seslerini duymak bile kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
‘Bardağın dolu tarafına bak’ sözünü duymuşsunuzdur. Olayların iyi tarafına odaklanma tavsiyesi size yararsız gibi görünebilir. Ancak araştırmalar, pozitif düşünme ve bir durumu daha olumlu terimlerle yeniden düzenleme yeteneğine sahip olmanın, insanların sorunlar karşısında daha dirençli olmalarına yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Yaşanılan zor zamanlar sihirli bir değnekle aniden yok olmaz. Travmatik bir olaydan çıkmak zaman alır. Kendinize üzülme izni verin, ancak sonunda sorunları aşmak için kendinizi hazırlamaya çalışın. Endişenizi azaltmak ve kendinizi ilerlemeye zorlamak için davranışsal ödüller ve derin nefes alma, farkındalık, aromaterapi ve fiziksel aktivite gibi stratejiler kullanın.
Üzüntü ve stresin ardında depresyon bizi bekler. İştahınızda, enerjinizde veya motivasyonunuzda önemli değişiklikler yaşamaya başlarsanız veya nedenini bilmeden üzülmeye ve ağlamaya başlarsanız bunlar depresyon yaşadığınızın ve tıbbi yardım almanız gerektiğinin işaretleri olabilir. Bu belirtiler birkaç haftadan uzun süredir devam ediyorsa, işinizi, aileniz veya sosyal çevrenizle ilişkilerinizi olumsuz etkiliyorsa yardım almaktan kaçınmayın.
İyimserlik kalbe iyi geliyor
Bulgular, bardağı yarı dolu görmenin daha iyi sağlık sağladığını kanıtlamıyor, ancak diğer birçok çalışma benzer bulgular ortaya koydu. İyimser insanlar, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi daha sağlıklı alışkanlıklara sahip olabilirler ve stresli durumlarda duygularını düzenlemede daha iyi olabilirler. Bu da daha düşük enflamasyon düzeylerine katkıda bulunabilir. |
Konuyla ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.