Alışverişte ‘yağ oranı düşük’ veya ‘tam tahıl içerir’ gibi etiketlere kanmayın. Mümkün olduğunca taze gıdalar tüketmeye çalışın. Tatlı krizini kuru kayısı ile geçiştirmeye alışın.

Değişen ilgi alanları ya da popüler olaylar, sağlık tavsiye ve duyurularını da yakından ilgilendiriyor. Ancak bazı konular var ki gündem ne olursa olsun güncelliğini korumalı. Obezite de bunlardan biri. Son yıllarda tüm dünyayı yakından ilgilendiren en ciddi tehditlerden biri olan obezite, sayısız hastalığın sebepleri arasında sayılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nca yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde obeziteye rastlanma oranı yüzde 17.2’den 19.9’a yükseldi. Vücut kitle endeksi incelendiğinde; 15 yaş ve üstü bireylerin yüzde 33.7’sinin fazla kilolu, yüzde 42.2’sinin normal kilolu, yüzde 4.2’sinin ise düşük kilolu olduğu tespit edildi. Cinsiyet ayrımına bakıldığında; kadınların yüzde 24.5’inin obez, yüzde 29.3’ünün ise fazla kilolu olduğu görüldü. Erkeklerde ise bu oranların sırasıyla, yüzde 15.3 ve yüzde 38.2 olduğu gözlendi.Bu yazımızda obezite ile mücadele konusuna değineceğiz.

KOLON KANSERİ SEBEBİ OLABİLİR

Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon ve felç; sıklıkla duyduğumuz obezite kaynaklı hastalıkların başında geliyor. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, obezitenin sağlık üzerindeki etkilerinin bunlarla sınırlı kalmadığını gösteriyor. Amerikan gastroenteroloji uzmanları, geçtiğimiz günlerde obezite ve kolon kanserinde artan yaygınlık arasında bir ilişki olduğunu gösterdi. Ayrıca aşırı kilolu veya obez kadınlarda meme ve rahim kanseri riskinin arttığını bildiren yeni bilgiler mevcut. Düzenli ve kaliteli uyku uyumak, insan sağlığı açısından son derece önemli. Psikolojik problemler başta olmak üzere sayısız hastalığın sebepleri arasında obezite, ilk sıralarda yer alıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, uyku apnesi ve diğer uyku bozuklukları riskini artıran en önemli faktörlerden birinin obezite olduğunu belirtiyor. Uyku ve obezite arasında tersine bir ilişki de mevcut. Obezite uyku problemlerine sebep olduğu gibi farklı sebeplerle gelişen uyku problemleri de kilo almaya sebep oluyor. Son yıllarda yayınlanmış bir araştırmaya göre; yetersiz uyku, kalori emilimini artırabilir ve bu da kilo almanıza sebep olabilir.

VARİSE DE YOL AÇIYOR

Kireçlenme, sırt ağrısı ve fibromiyalji olarak bilinen doku romatizmasının da obeziteyle ilişkili olduğu ortaya çıktı. Halk arasında bacaklarda şişerek belirginleşen damarların ortaya çıkması olarak bilinen varis hastalığının da obeziteyle ilgisi olduğu belirlendi. İki hastalık arasında güçlü bir bağ olduğunu belirten uzmanlar, etki sebebini net bir şekilde gösteremediler. Uzmanlar iki hastalık arasındaki ilişkiyi, ‘Fazla kilo ve obezite alt ekstremitelerde yani bacak ve ayaklarda aşırı şişmeye neden olarak kan dolaşımını etkileyebilir ve bu da kan dolaşımını yavaşlatabilir’ ifadeleriyle izah ediyorlar. İspanya’da tamamlanan yeni bir çalışma, beslenme ve depresyon arasındaki bağlantıyı inceledi. Araştırmacılar yaklaşık 10 bin katılımcıyla çalışarak, Akdeniz diyetinin ruh halini iyileştirmeye ve depresyonu önlemeye yardımcı olan gerekli vitamin ve mineral alımını sağladığını gösterdi.

Obezite ile Mücadele Edenlerin Asla Almaması Gerekenler

1. Salt şeker veya karbonhidratlar ve sağlıksız yağlar

Salt şekerle yüklü yiyecekler, aynı zamanda salt karbonhidratlar olarak adlandırılırlar. Şekerli kahvaltılık gevrekler, pasta ve hamur işleri, kurabiyeler, kekler ve gazlı içecekler bunlarla yüklüdür. Genelde boş kaloriler olarak adlandırılan salt şekerler kan şekeri seviyesini yüksek bir enerji seviyesine çıkararak, hızla emilirler. Bu, seviyeyi yukarı ve aşağı getirip götürerek ve yorgunluk oluşturarak insulin tepkimesini tetikler. Kendinizi daha aç hissedersiniz ve hatta daha çok şeker arzularsınız. Ayrıca o hızla emilmiş ekstra kaloriler yağ olarak depolanır ve sizi obezite riskine sokar. Yüzde 100 tam tahıllı ekmek, esmer pirinç veya bölünmüş yulaf gibi lif zengini karbonhidratlar yiyerek akıllı seçimler yapın. Taze sebze ve yağsız et gibi doğal yiyecekler seçin. Bütün bunlar uzun süreli yakıt için yavaş ve devamlı enerji salınımı sağlar. Eğer canınız tatlı bir şeyler çekiyorsa, sebze meyve reyonuna gidin ve armut, elma veya yabanmersini gibi en sevdiğiniz mevsimsel meyveleri seçin.

2. Nitrik asit ve doymuş yağ içeren etler

Söğüş et, jambon, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etler nitrik asit ve tazeliği koruyan kimyasal katkılar içerirler. Nitrik asitler mide kanseri ve başka dejeneratif hastalıklarla bağdaştırılmıştır. Bu yağlı et ürünleri ayrıca kalp krizi ve çarpıntılara neden olan LDL (kötü kolesterol) seviyesini artıran sağlıksız doymuş yağlarla doludur.

3. Telaffuz edemediğiniz içerikler

Demir sülfat, tiyamin mononitrat veya kısmen hidrojene edilmiş soya fasulyesi yağı size iştah açıcılar gibi mi geliyor? Bu pratik kuralı uygulayın: Bir gıda ürününü anlamanız için kimya dersi almanız gerekiyorsa veya ilk beş içeriği telaffuz edemiyorsanız, alışveriş sepetinizin yanına bile yaklaştırmayın. Yalnızca bir bileşenden oluşan doğal ürünler satın almaya odaklanın.

4. Sahte sağlıklı gıdalar

Sahte sağlıklı yiyecekler; bazı kurabiyeler, salata sosları veya yoğurt markaları gibi kendilerini ‘yağ oranı düşük’ olarak gösteren yanıltıcı yiyeceklerdir. Onların etiketlerine yakından bir bakın. Lezzeti oluşturabilmek adına kaçınılmaz bir şekilde şeker veya tuz oranları yüksektir. Diğer yanıltıcı yiyecekler, ‘tam tahıl içerir’ şeklinde etiketlenmiş ambalajlı ekmek ve krakerleri içerir. Bu da çoğunlukla yüzde 100 tam tahıllı ürünlerden çok daha az lif demektir. Yine mümkün olduğunca gerçek gıdalar seçin. Bu giderilmesi gereken bir tatlı kriziyse, mango ve kayısı gibi lezzetli kuru meyveler satın alın.

5. Sodyum oranı yüksek konserve gıdalar

Vücudumuza aldığımız sodyum miktarının yüzde 80’i işlenmiş ve konserve gıdalardan gelir. Aslında birçok konserve yiyecek tuzla doludur ve önerilen günlük ihtiyacımızın yarısı veya yarısından fazlasını içerir. Sodyum bakımından zengin bir beslenme biçimi tehlikelidir çünkü bu yüksek kan basıncına neden olabilir. Konserve çorbalar satın almak yerine sağlıklı kremalı havuç çorbası veya sağlıklı mercimek çorbası gibi kendi basit uyarlamalarınızı deneyin. Eğer pişirmeye vaktiniz yoksa sodyum oranı düşük konserve çorbaları satın alın. Vücudunuza aldığınız bütün sodyum oranını düşürmek istiyorsanız, yiyecekleri kuru veya taze fark etmeden daha çok bitkilerle harmanlamayı deneyin. Sofrada lezzet için tuza daha az başvuracaksınız.

www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.