Beslenme
Kilo Almadan Oruç Tutmanın Yolları

Tarih:
3 sene önceon
Yaza
Basın Bülteni
Ramazan ayı bu yıl sıcak havalara denk geldi. Oruç süresinin uzunluğu, öğün sayısı 3’ten 2’ye düşmesi ve birden hızlı şekilde yemek yenmesi kilo alma riskini arttırıyor. Kilo almadan oruç tutmanın yolları ise, mutlaka sahura kalkıp oruç tutmakta saklı. Aynı zamanda her zaman dikkat edilmesi gereken konulardan biri olan dengeli ve sağlıklı beslenmede oldukça önemli. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Uz. Dyt. Yeşim Temel Özcan, ramazan boyunca sağlıklı kalmanın ve kilo almadan oruç tutmanın yolları hakkında bilgi verdi.
HAMUR İŞLERİ VE TATLILAR RAMAZAN AYINDA DAHA ÇOK TÜKETİLİYOR
Ramazan ayında oruç tutan bireyler sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermelidir. Genelde 3 – 4 öğünde tüketilen besinler, beslenme düzeninin tamamen değiştiği bu dönemde 2 öğüne sıkıştırılmaktadır. Özellikle tatlılar, hamur işleri, şarküteri ürünleri gibi karbonhidrat ve yağ içeriği yüksek besinlerin tüketiminde artış olmakta, buna karşılık kuru baklagiller, sebze meyve ve su tüketimi azalmaktadır. Oysaki bu dönemde günlük olarak alınması gereken protein, vitamin ve mineral oranları değişmemektedir.
ORUÇ TUTMAK ZAYIFLAMA YÖNTEMİ DEĞİLDİR
Kilo problemi olan bazı bireyler ramazan ayını zayıflamak için fırsat olarak görmekte ve yalnızca iftarda bir şeyler tüketmektedir. Böyle bir beslenme şekli sonrası birey kilo vermek yerine kilo bile alabilmektedir. Uzun süre aç kalmak iştahı ve doyma eşiğini artırdığından normalden çok daha fazla miktarda ve hızlı yemek yenmektedir. Kilo almadan oruç tutmanın yolları ile kilo alımının önüne geçilebilir.
- Kilo almamak için sahura mutlaka kalkılmalı,
- Yemek yedikten en az 40 dakika sonra yatılmalı,
- Su yatmadan hemen önce bolca içilmeli,
- Hafif gıdalar tercih edilmelidir.
İFTAR VE SAHURDA ÇOK YEMEK TANSİYONU YÜKSELTİYOR
Sahurda da ağır yiyeceklerden kaçınarak hafif, kahvaltılık gıdaları tüketmekte fayda vardır. Ayrıca kilo almadan oruç tutmanın kolay yolları arasında, metabolizma hızının yavaşlaması, iftar ve sahur vakitlerinin günün daha az hareket edilen zamanlarına denk gelmesi ve kan şekeri düşüşüne bağlı olarak kişilerde tatlılara karşı isteğin artması gelmektedir. Midenin iftarda ve sahurda birdenbire ve çok fazla yemekle doldurulmaması gerekmektedir. Bu durum mide gerginliğine yol açabilmekte tansiyon yükselmesine ve metabolik hormonların hızlı salgılanmasına sebep olmaktadır.
KİLO ALMADAN ORUÇ TUTMANIN YOLLARI
- Tercih edilen yemekler mümkün olduğu kadar hafif ve tok tutucu gıdalardan oluşmalıdır. En tok tutan gıdalardan biri yumurtadır. Et, tavuk, balık ve mutlaka 1 avuç kuruyemişle protein desteği takviye edilmelidir.
- Tuz oranı düşük gıdalar gün içerisinde susuzluk yaratmaması için seçilmelidir. Omlet ve menemen ya da taze sebzelerle birlikte yapılan kahvaltı tercih edilmelidir.
- Açlık hissi insülin salınımıyla doğru orantılıdır. İnsülini tetikleyen işlenmiş rafine karbonhidratların (açma börek, pilav, pide, makarna, simit gibi) özellikle sahurda alınmaması gerekmektedir. Bu gıdalar gün boyu baş ağrısı ve dengesiz bir insülin salınımına sebep olmaktadır.
- Omega 3 oranı bu dönem düşeceği ve balık tüketimi azalacağından, Omega 3 – Omega 6 dengesi bakımından ek balık yağı tüketilmelidir.
- Ramazan ayında kişinin tatlı ihtiyacı artmaktadır. Bu gereksinim kalorisi azaltılmış tatlılarla giderilmeli, yağlı ve şerbetli tatlılar yerine meyvenin kendi şekeriyle hazırlanmış hoşaf, komposto veya sütlü tatlılar tercih edilmelidir.
- Bu dönemde su tüketimi azalacağından ve vücut ritmi bozulacağından kabızlık sorununu aşmak için probiyotik besinler, fermente sebzeler ile bağırsak florasını desteklemek gerekmektedir.
- Su içmek bağırsak ve böbreklerin çalışmasını hızlandırmaktadır. Ancak yemek esnasında su içmek, sindirim sistemini bozabilir çünkü mide enzimlerini seyreltmektedir.
- İftar sırasında yemekle birlikte çay ve kahve içmek yemeklerden alınan vitaminleri öldüreceğinden bu içecekler yemekten bir süre sonra tüketilmelidir.
- Hazım açısından besinlerin iyi çiğnenmesi, çok sıcak olmaması ve yavaş yavaş yenmesi önerilir. Yemek sonrası egzersiz önerilmediğinden 1-2 saat sonra kısa bir yürüyüş en azından hazım ve bağırsak hareketliliği açısından yapılmalıdır. Kilo almadan oruç tutmanın kolay yolları için bu önerileri dikkat edin.
TOK TUTACAK SAHUR ATIŞTIRMALIĞI PASTIRMALI MUFFİN
Pastırmalı muffin, ramazan ayının kapıda olduğu bu günlerde evde çok kolaylıkla hazırlanabilecek sağlıklı ve tok tutan, sahurda yenebilecek kolay ve pratik atıştırmalık tarifidir.
3 Adet Muffin İçin Kullanılacak Malzemeler: 2 Yumurta- 3 Kaşık Badem Unu- 1 Orta Boy Soğan- 3-4 Yaprak Çemensiz Pastırma- 1 Büyük Boy Kırmızı Biber- Zeytin Yağı- Kekik- Tuz Pul Biber- Karabiber
Hazırlanışı:
2 Adet yumurta bir kabın içerisinde çırpıldıktan sonra 3 kaşık badem unu, incecik doğranmış soğan, küçük küçük dilimlere ayrılan kırmızıbiber ve 3-4 yaprak çemensiz pastırma eklenerek hepsi bir kapta karıştırılır. Karışımın üzerine zeytinyağı, taze ya da kuru kekik, tuz, pul biber ve karabiber ilave edilerek, tekrar karıştırılıp muffin kalıplarına koyulur. 170 derecede ısıtılmış fırında 20 dakika pişirilir. Bu dengeli sahur atıştırmasının yanında ayran içilebilir.
Ramazanda dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili diğer bir yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Bunlarıda Beğenebilirsin
Bağışıklık
Bağışıklığı Korumak İçin Dengeli Beslenme Şart
Tarih:
4 ay önceon
23 Eylül 2020Yaza
Buket Ertaş
Tüketilen besinler bağışıklık sistemi üzerinde büyük bir etkiye sahip. Tek bir besin grubunun bağışıklık sistemini güçlendirmesi olası değil.
İnsan vücudu her gün milyonlarca mikroorganizmaya maruz kalır. Bu mikroorganizmaların kötü etkilerinden bağışıklık sistemimiz sayesinde korunuruz. İşlevini iyi bir şekilde yerine getiren bağışıklık sistemi, sağlığımızı sürdürmemiz açısından oldukça önemli. Peki, bağışıklık sistemimizi nasıl daha güçlü kılabiliriz?
Tükettiğimiz besinler bağışıklık sistemimiz üzerinde büyük bir etkiye sahip. Tek bir besin grubunun bağışıklık sistemimizi güçlendirmesi olası değil. Diyet, temelde tüm besin gruplarından yeterli ve dengeli bir biçimde oluşmalı. Yeterli miktarda vitamin ve mineral tüketimi, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmenin kilit noktası dersek yanlış olmaz.
Vitaminler bağışıklığı destekliyor
Bağışıklık hücrelerinin büyümesi ve gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlayan vitamin ve minerallerin başında, C vitamini, A vitamini, D vitamini, E vitamini, bakır, çinko, selenyum, folik asit ve demir gelir. Ayrıca kaliteli protein (amino asit glutamin dahil) bağışıklık için oldukça önemli.
Bu besinler bağışıklık sistemine; antioksidan görevi yapıp sağlıklı hücreleri koruyarak, bağışıklık hücrelerinin büyümesini ve aktivitesini destekleyip antikor üreterek yardımcı olur.
Meyve, sebze, kepekli tahıllar, baklagiller ve liften zengin diyetlerin, faydalı mikropların büyümesini ve korunmasını desteklediği biliniyor. Protein vücudun bağışıklık sisteminde iyileşme ve yenilenme açısından önemli rol oynar. Biyolojik değeri yüksek proteine, özellikle, süt, süt ürünleri, yumurta, deniz ürünleri, yağsız et, kümes hayvanları, fasulye, bezelye, soya ürünleri, tuzsuz fındık ve yağlı tohumlar gibi çeşitli protein kaynaklarına diyetimizde yer vererek bağışıklık sistemimizi destekleyebiliriz.
A vitamini
Ağız, mide, bağırsak ve solunum sistemindeki deri ve dokuları sağlıklı tutarak bağışıklık sistemini düzenlemeye ve enfeksiyonlara karşı korumaya yardımcı olur. Bu vitamini tatlı patates, havuç, brokoli, ıspanak, kırmızı dolmalık biber, kayısı, yumurta gibi gıdalardan veya “A vitamini ile zenginleştirilmiş” etiketli bazı gıdalardan sağlayarak diyetimize ekleyebiliriz.
C vitamini
Antikor oluşumunu uyararak bağışıklık sistemini destekler. Portakal, greyfurt ve mandalina gibi turunçgiller veya kırmızı dolmalık biber, papaya, çilek, kivi, domates suyu gibi yiyecekleri seçerek bu sağlıklı vitamini sıklıkla tüketerek bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Ayrıca, işlenmiş gıdaların ağırlıklı olduğu, besin çeşitliliği bakımından sınırlı, vitamin ve mineral bakımından fakir diyetler, sağlıklı bir bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiler.
Bağırsak sağlığı ve bağışıklık birbiriyle derinlemesine bağlantılıdır. Fermente gıdalar ve probiyotikler, zararlı patojenlerin tanımlanmasına ve hedeflenmesine yardımcı olarak bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Probiyotik gıdalar arasında; yoğurt, kefir, lahana turşusu, doğal olarak fermente edilmiş ürünler ve bazı peynir çeşitleri bulunur. Vücut direncini arttırmak adına diyette düzenli tüketilmeleri gerekir.
E vitamini
Antioksidan görevi yaparak bağışıklık fonksiyonunu destekler. Takviyeli tahıllar, ayçiçeği çekirdeği, badem, bitkisel yağlar (ayçiçeği veya aspir yağı gibi), fındık ve fıstık ezmesi ile diyetinize E vitamini ekleyebilirsiniz.
Çinko, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına ve yaraların iyileşmesine yardımcı olur. Çinko; yağsız et, kümes hayvanları, deniz ürünleri, süt, tam tahıllı ürünler, fasulye, tohumlar ve kuruyemişlerde bulunur.
Omega-3’ün anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğu bir süredir bilinirken, yeni araştırmalar bağışıklık sistemi hücrelerinin işleyişini etkileyerek bağışıklık sistemini daha da desteklediğini gösteriyor. Haftada 2-3 gün balık tüketerek omega-3 ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz Ayrıca ceviz, chia tohumu, zeytinyağı, somon, keten tohumu, ve avokado gibi esansiyel yağ asitlerinden zengin sağlıklı yağlar, iltihabı azaltarak vücudunuzun patojenlere karşı bağışıklık tepkisini arttırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Yakın dönemde yapılan araştırmalar, rafine şeker ve kırmızı et bakımından zengin diyetlerin, sağlıklı bağırsak mikroorganizmalarında rahatsızlıkları teşvik edebileceğini ve bunun sonucunda bağırsakta kronik iltihaplanmaya sebep olarak bağışıklık sistemini negatif yönde etkileyeceğini gösteriyor. Son olarak rafine ve ilave şeker kullanımı, obezite, tip 2 diyabet ve kalp hastalığına önemli ölçüde katkıda bulunur. Bu kronik hastalıkların tümü bağışıklık sistemini baskılar. Şeker alımını düşürmek, iltihaplanmayı ve bu hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
Konuyla ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Beslenme
Şok Diyetlerin Zararlarını Biliyor musunuz?

Tarih:
5 ay önceon
4 Eylül 2020Yaza
Dr. Öz ve Ekibi
Şok diyetlerin vücudunuza verdiği zararları duyunca çok şaşıracaksınız…
Covid-19 pandemi sürecinde uzunca bir süre fiziksel aktiviteden uzak kaldık.
Günlük rutinler değişti. Stres nedeniyle düzensizleşen yeme içme alışkanlıkları da pek çok kişide kilo alma gibi etkilere sebep oldu.
Bu durumla başa çıkmak ve eski formuna geri dönmek isteyenler kilo vermek için şok diyetlere yönelebiliyor. Ancak kilo verme sürecinde, özellikle şok diyet uygulamalarında dikkat edilmesi gereken önemli unsurlar var. Sizler için bir araya getirdik.
Sağlıkla kalın…
Sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirici içerik paylaşımı yaptığımız youtube sayfamızı görüntülemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Ağustos ayında yenmesi gereken sebze ve meyveleri mutfağınızdan eksik etmeyin…
Yediğimiz sebze ve meyvelerin hormonlu olmasından, pek çok ilaca maruz kalmasından, görünüş ve renklerinden ve tadından memnun olmadığımız dönemler oluyor…
Hatta fiyatların aşırı pahalanması da şikayetler arasında. Bunun sebebi pek çok sebzeyi mevsimi dışında da tüketiyor olmak!
Tüm bu olumsuz durumlardan kaçınma mümkün; Meyve, sebze ve hatta balıkları doğru zamanda tüketerek hem sağlığımız hem de damak tadımız için büyük bir iyilik yapabiliriz.
Doğal şartlarda yetişen tüm meyve ve sebzeler besin değeri açısından zengin olurlar.
Sağlıkla kalın…
Sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirici içerik paylaşımı yaptığımız youtube sayfamızı görüntülemek için buraya tıklayabilirsiniz.

mRNA Aşıları Ne Kadar Güvenli?

Hayatın Ritmi 86. Bölüm – Sağlıklı Kış Mutfağı – Gıda Reçetesi

Vücudun Bağışıklık Tepkisi mRNA İle Kandırılıyor

Hayatın Ritmi 85. Bölüm – Evlilik Ömrü Uzatıyor mu?

Stresi Geride Bırakmak İçin Hazırlık Yapın

Hayatın Ritmi 68. Bölüm – Doğru Maske

Hayatın Ritmi 70. Bölüm – Meme Kanseri Teşhisi ve Tedavisi – Mamografi

Hayatın Ritmi 73. Bölüm – Çocuklarda Kabızlık ve Nedenleri

Hayatın Ritmi 69. Bölüm – Türk Mutfağı ve Mikrobiyata İlişkisi

Covid-19 Kalıcı Beyin Hasarına Neden Olabiliyor

Hayatın Ritmi 86. Bölüm – Sağlıklı Kış Mutfağı – Gıda Reçetesi

Hayatın Ritmi 85. Bölüm – Evlilik Ömrü Uzatıyor mu?

Hayatın Ritmi 84. Bölüm – Pandemide Evde Yaşam – Covid-19’dan Korunma Yolları

Hayatın Ritmi 83. Bölüm – Covid-19 ve Göz Hastalıkları

Hayatın Ritmi 82. Bölüm – Koku ile Ölüm Arasındaki Bağlantı
Özel Çekilişler İçin Mail Listemize Kaydolun
Öne Çıkanlar
- Bilinçli hasta6 sene önce
Bel Fıtığı Olanlar Nelere Dikkat Etmeli
- Gazete Yazıları4 sene önce
Fibromiyalji Ağrıları
- Beslenme4 sene önce
Düz Bir Karın için Türk Kahvesi!
- Çorbalar5 sene önce
Şifa Çorbası Tarifi
- Salatalar5 sene önce
Somonlu Salata Tarifi
- Bilinçli hasta5 sene önce
Unutkanlık için Ne Yapılmalı?
- Aile Sağlığı5 sene önce
Tiroid Bezi Rahatsızlıkları
- Cilt Bakımı5 sene önce
Güzel Bir Cilt Herkesin Rüyası