Bilim insanları, yeni coronavirüsün grip ile olan benzerliği nedeniyle iyileşenlerin yeniden enfekte olabileceğinden şüpheleniyordu. Nitekim solunum yolu virüslerinin tipik davranışını yeni coronavirüs de sergiliyor. Hatta yine gripte olduğu gibi her yıl Covid-19 ile enfekte olmak gibi bir olasılık şaşırtıcı değil.
Yeni coronavirüs hakkında ne zaman bir haber izlesek ya da bir makale okusak yeni bir bilgiyle karşılaşıyoruz. Pandeminin zirvede olduğu Mart ve Nisan aylarında, birçok kişi ‘ya Covid-19’a yakalanırsam’ korkusu yaşamak yerine ‘bulaşsa da atlatıp kurtulsam’ diye aklından geçirmiştir. Bugün ise yeni coronavirüsün bir kez kapınızı çalmış olmasının bir daha çalmayacağı anlamına gelmediğini görüyoruz.
Coronavirüse karşı bağışıklık hayalleri yeniden enfekte olanların haberleriyle birlikte suya düştü. İkinci kez aynı virüsle enfekte olmak virüse karşı kazanılan bağışıklığın kalıcı olmadığının en net göstergesi.
Farklı alt türler ikinci kez enfekte edebiliyor
Yeni coronavirüs hakkında yapılan araştırmalarda, hastalığa yakalanan herkeste antikor oluşmadığı, oluşanlarda ise antikor seviyelerinin birkaç ay içinde düşmeye başladığı gözlemlenmişti. Antikorların kalıcı olmaması ve yeniden enfekte olunabilmesi, Covid-19’a karşı koruyucu bir bağışıklığın kolayca sağlanamayacağı yönündeki korkuları arttırıyor.
Dünya yaklaşık 10 aydır Covid-19 ile savaşıyor olsa da enfeksiyonun ne kadar yaygın, muhtemel veya önemli olabileceğini bilmiyoruz. Coronavirüsün bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi hala araştırılıyor.
Bilim insanları, yeni coronavirüsün grip ile olan benzerliği nedeniyle iyileşenlerin yeniden enfekte olabileceğinden şüpheleniyordu. Nitekim solunum yolu virüslerinin tipik davranışını yeni coronavirüste de görüyoruz. Hatta yine gripte olduğu gibi her yıl Covid-19’a yakalanmak gibi bir olasılık artık bilim insanlarını şaşırtmıyor.
Şimdiye kadar dünyada yalnızca sayılı kişinin yeniden enfekte olduğunun rapor edilmesi, umutları başka bir yöne çevirdi; yeniden enfekte olmanın çok nadir görülüyor olması. Ancak bu konuda unutulmaması gerekenler var. Öncelikle bazı vakaların hastalığı asemptomatik olarak atlattığını biliyoruz. Belki ilk enfekte olduklarında farkına varmayanlar ikinci kez enfekte olduklarında farkına vardı ya da tam tersi. Belki hafif vakalar ilk enfekte olduklarında sağlık hizmeti almayarak rapor edilmedi. Konuyla ilgili birçok ihtimal oluşturulabilir. Buradan aslında virüs hakkında yapılan gözlemlerin yetersiz olduğu ve yeniden enfekte olmanın ne kadar yaygın olduğunun gerçekte bilinemediği sonucu ortaya çıkıyor.
Covid-19’a yeniden yakalanan bir kişi üzerinde yapılan çalışmada, ikinci virüsün genetik olarak ilkinden farklı olduğu görüldü. Bu da gösteriyor ki coronavirüsün bizi hasta edebilecek farklı alt türleri var.
Antikorların kalıcılığı muamma
Yeni coronavirüsün vücuda girmesinin ardından bağışıklık sisteminin virüse tepki olarak antikor üretmesi 1-2 hafta sürebilir. Antikorlar vücuttaki virüsü tanır ve zararsız hale getirmeye çalışır.
Antikor seviyeleri zamanla düşebilir. Nature Medicine’de yayımlanan, Covid-19 hastası olan semptomsuz kişileri içeren küçük bir Ağustos 2020 çalışması, üç ay sonra çoğunun saptanamayan antikor seviyelerine sahip olduğunu buldu. Araştırmalar ayrıca, en koruyucu tür olan nötralize edici antikorların sayısının semptomlar başladıktan birkaç hafta sonra azaldığını gösterdi.
Bağışıklığın rolü ne?
Vücuda giren yabancı patojenlere karşı savunma sadece doğuştan gelen bağışıklıkla yapılmaz. Vücut belirli bir patojene maruz kalmaya yanıt veren uyarlanabilir veya edinilmiş bir bağışıklık sistemine de sahip.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi tek başına başarısız olduğunda devreye T ve B hücreleri girer. Bu bağışıklık hücrelerinin her ikisi de vücudun SARS-CoV-2 gibi patojenlere tepkisinde önemli rol oynar.
B hücreleri antikor fabrikalarıyken, T hücreleri B hücrelerini destekler ve virüs bulaşmış hücreleri doğrudan öldürür. Antikor seviyeleri enfeksiyondan sonra düşse de bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşmak için yerleştirdiği T ve B hücreleri, bağışıklık sistemi tarafından yıllarca saklanabilir, virüse karşı savaşmaya hazır beklerler.
Bu korunma mekanizmasının ne kadar uzun süreli olduğu da henüz bir bilinmeyen.
Bazı araştırmalar, yeniden enfeksiyon meydana gelirse hafif olabileceğini öne sürüyor. Ancak dünyadaki beş yeniden enfeksiyon raporundan ikisinde, insanlar ikinci seferinde daha kötü semptomlar yaşadılar. Bunun nedeni ikinci viral suşun daha güçlü olması mı, ikinci kez yüksek dozda virüs alınması mı yoksa bağışıklık sisteminin yeniden enfeksiyona daha kötü hastalığa yol açacak şekilde tepki vermesi mi olduğu bilinmiyor.
Her olasılığı göz önünde bulundurun, maske, mesafe ve hijyende ısrarcı olun.
Konuyla ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.