Prof. Dr. Del Castello, “Özellikle aileler kendilerini çaresiz hissetmemeli. Çünkü çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde oldukça başarılı sonuçlara ulaşabiliyoruz”  ifadelerini kullandı.

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, lösemi konusunda toplumsal farkındalığın artması, bu konuda acıma ya da umutsuzluğun gelişmesine izin verilmemesi gerektiğini belirterek, “Özellikle aileler kendilerini çaresiz hissetmemeli. Çünkü çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde oldukça başarılı sonuçlara ulaşabiliyoruz.” dedi. Erer Del Castello, halk arasında kan kanseri olarak da bilinen löseminin, çocukluk çağının en sık görülen kanser türü olduğunu ancak bu konuda toplumsal anlamda istenilen farkındalık düzeyine ulaşılmaması ve yaşanan bilgi kirliliği nedeniyle hastalığın yeterince tanınmadığını söyledi.

Morluklar Önemli Belirti

Çocukluk çağında ortaya çılan lösemilerin, kemik iliğindeki hücrelerin kontrolsüz büyümesiyle gelişen bir kanser olduğunu, vücuttaki döküntülerin, kırmızı noktaların ve morlukların löseminin en önemli belirtileri arasında yer aldığını dile getiren Erer Del Castello, ailelerin de solukluk ve halsizlik, vücutta döküntü ve kolaylıkla oluşan morluklar, diş eti kanaması gibi yalanmalarla hekime başvurduklarını, bazen boyundaki lenf bezlerinde şişlik de görülebildiğini vurguladı.

Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, löseminin çocukluk çağında her yaşta ortaya çıkabileceğine işaret ederek, “En sık 2-5 yaş arasında görülüyor. Hastaların öyküsüne bakıldığında çoğunlukla viral bir enfeksiyon sonrasında geliştiği gözleniyor. Ancak löseminin kesin nedeni hala bilinmiyor. Bununla birlikte bazı risk faktörlerinin, hastalığın artışına neden olduğu düşünülüyor.” ifadelerini kullandı.

İlik Nakli Şart Değil

Erer Del Castello, çocukluk çağı lösemilerinin tamamında kemik iliği nakli gerektiğine dair bilginin de yanlış olduğuna işaret ederek, şu bilgileri aktardı: “Çocukluk çağı lösemilerinin bazı tiplerinde sadece kemoterapi ile yüzde 85’ini iyileştirebiliyoruz. Geriye kalan bölümünde yer alanlar ise sürpriz yapabiliyor, tekrarlayabiliyor. Yaptığımız moleküler düzeydeki çalışmalarda tedaviye cevap konusunda kemoterapiyle iyileşmeyeceğini tespit ettiğimiz yüksek riskli grupta ise hastalığı kök hücre nakli ile tedavi ediyoruz. Kök hücre naklinin başarısı için tek bir rakam vermek mümkün değildir. Hastalığın tipi, evresi, kök hücre vericisinin özellikleri ve nakil tipine göre başarı yüzdeleri değişir. Bugün artık kanser tedavisinde önemli bir yerde bulan hedefe yönelik tedaviler yani akıllı moleküller, çocukluk çağı lösemilerinin tedavisinde de önemli bir yer tutuyor. Bunların bir kısmı hücreyi dışardan tanıyarak direkt sadece lösemi hücrelerini yok ediyor. Bir kısmı da hücresel tedavi olarak tanımlanan grubu oluşturuyor. Burada da yine hastanın kendi immünolojik sistemi hücrelerinden yararlanılıyor. immünolojik tedaviler özellikle kök hücre naklinden sonra çok geçerli bir tedavi yöntemidir.”

Lösemiyle ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.