Etkileşime girilen her bir kişi ve etkileşim süresinin uzunluğu COVID-19’a yakalanma riskini arttırıyor. Bu durum nerede olursanız olun geçerli.

Bir önceki yazımda normalleşme sürecinde sosyalleşirken de coronavirüsten korunmaya devam edilmesi gerektiğine dikkat çekmeye çalıştım. Kısıtlamalar başladığından beri geçirdiğimiz yasaksız ilk hafta sonunda sosyal medyada yer alan bazı görüntüler, normalleşmenin bir süreç değil de direkt olarak normale dönüş gibi karşılandığı izlemini uyandırdı bende. Bu sebeple normalleşme sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri daha detaylı açıklama ihtiyacı hissettim.

Coronavirüsün yayılmasını engellemek için alınan önlemler kapsamında kapatılan iş yerleri, alışveriş merkezleri, restoranlar ve kafeler artık neredeyse tamamen yeniden hizmet vermeye başladı. Çalışanlar kendilerinin ve müşterilerin güvenliği için bilgilendirildi, iş yerleri hizmet koşullarını güncelledi ya da fazladan hijyen önlemleri aldı. Bunlar her ne kadar önemli birer adım olsa da mekânları ziyaret eden kişilerin bireysel olarak dikkat etmeleri çok daha önemli.

Kalabalık alanlarda risk de artıyor

Etkileşime girilen her bir kişi ve etkileşim süresinin uzunluğu COVID-19’a yakalanma riskini arttırıyor. Bu durum nerede olursanız olun geçerli. Buna bazı örnekler vermek istiyorum. Mesela yemek yemek istediğinizi varsayalım. Eğer online sipariş verirseniz ya da yemeğinizi paket yaptırıp mekândan ayrılırsanız risk durumunuz düşük denebilir. Yemeğinizi açık alanda, masaların en az iki metre ara ile konumlandırıldığı, oturma kapasitesinin azaltıldığı ve tenha bir mekânda yiyorsanız, risk oranınız bir önceki duruma göre artar. Riski biraz daha arttıran diğer bir olasılık masaların arasındaki mesafeye dikkat edilmiş, oturup yemek yediğiniz açık ya da kapalı alanın sürekli olarak insan sirkülasyonuna sahip olması. Böyle bir durumda en yüksek riski, oturma kapasitesi azaltılmamış, masaların birbirine yakın olduğu ve sürekli olarak sirkülasyon olan bir mekanın açık ya da kapalı alanında oturarak almış olursunuz.

Bu yaz tatilinizi otel yerine bir kamp alanında geçirmeye karar verenlerdenseniz risk seviyesini en aza indirecek etkenleri, kamp alanında sosyal mesafe kuralına uyulması, ortak malzemeler kullanılmaması ve kamp alanındakilerin aynı bölgeden olması şeklinde sıralayabiliriz. Tersi bir durumda ise, yani kamp alanında sosyal mesafeye dikkat edilmemesi, malzemelerin ortak kullanılması ve kamp alanındakilerin farklı bölgelerden hatta farklı ülkelerden geliyor olması risk seviyesini en üst noktaya çıkarıyor.

Virüs açık havada da yayılabilir

Normalleşme sürecinde dikkat edilmesi gereken yerlerden biri de şüphesiz parklar ve açık alanlar. Her ne kadar açık havada virüsün yayılma ihtimali düşük olsa da, herkesin bu tür yerleri tercih ediyor olması riski arttırabilir. Hava almak ya da spor yapmak için çıkmış olun fark etmez virüse karşı gardınızı indirmeyin. Gideceğiniz yerin evinize yakın olmasına özen gösterin. Alanın ziyarete açık olup olmadığı, bölgede ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılayamayacağınız gibi konularda ön araştırma yapın. Sosyal mesafeye dikkat edin ve hijyeni unutmayın.

Hastaysanız ya da kısa süre önce COVID-19’a maruz kaldıysanız, açık alan da olsa dışarı çıkmayın, evde kalın. Aşırı kalabalık parkları tercih etmeyin ve oyun alanlarını kullanmayın. Organizasyon ve aktivitelerden bir süre daha uzak durun.

 

Konuyla ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.