Sosyal hayatınız, hafıza sağlığınızla yakından ilişkilidir. Unutmak ise yaşlanmanın bir parçası değildir! Unutkanlığın ilacı ise sosyal bir hayat yaşamak. Unutkanlığın arttığı emeklilik yaşlarında hobi edinmek, yapılabilecek en güzel şeydir. Bu durum sizi sokağa çıkmaya, yeni insanlarla tanışmaya ve sosyalleşmeye zorlayarak beyninizi dinç tutar.

Unutkanlık, son yıllarda her yaştan insanın ortak sorunu. Unutkanlık, gün içinde sık yaşansa da genelde önemsenmez ancak insan bedeni, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda mutlaka sinyal verir. Bu sebeple hayatını kaliteli yaşamak isteyenlerin onu iyi dinlemesi gerekir. Yaşadığınız unutkanlıkları sınıflandırırken dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Uzmanlar, hatırlayamamanın veya bilgiyi hiç kaydetmemiş olmanın unutmak anlamına gelmediğini söylüyor… Eminim aranızda bulunduğu odadan bir şey almak için çıkıp henüz koridordayken ne yapmak üzere hareket ettiğini unutanlarınız ya da buzdolabının önünde kapağı neden açtığını hatırlamak için zamana ihtiyacı duyanlarınız vardır. Hevesle okuduğunuz bir romanda olup bitenleri hatırlamak için sürekli başa dönmek ve aslında çok iyi tanıdığınız birinin ismini unutmak, sıkça rastlanan unutkanlık anıları arasında yer alır.

BEYİN BAŞKA İŞLE MEŞGULDÜR

Bu gibi durumlar, çoğu zaman bunama başlangıcıyla ilişkilendirilse de aslında alakasızdır. Hayatı zorlaştıran ve insanın kendinden şüphe etmesine sebep olan bu durumlar bunamaya başladığınıza değil, beyninizin başka işlerle meşgul olduğuna işaret eder. Yani bedeniniz bir işi yapmaya programlı ancak zihniniz, tamamen farklı bir işle meşguldür. Dolayısıyla dikkatiniz dağınıktır ve eksilen konsatrasyonunuz buzdolabının kapağını neden açtığınızı hatırlamanızı zorlaştırır. O anda işinize yarayacak bir eşyayı almak için hareket ettiğinizde zihniniz meşgulse, bilgiyi kaydedemez ve kaydedilmemiş bir bilgi kolaylıkla bulunamaz.

İnsan zihni, 100 yaşına kadar korunabilecek şekilde yaratılmıştır. Eğer nörolojik bir problem ile karşılaşılmaz ise, sağlıklı bir kişi 100 yaşında bile olsa, hafıza problemi yaşamaz. Yani unutmak, yaşlanmanın bir parçası değildir. Yaşla gelişen şeker hastalığı, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları, tiroid, sigara ve alkol bağımlılığı gibi hastalıklar, bellek problemleri ile ilişkilidir ve bunların tedavisinde kullanılan ilaçlarla birleştiklerinde şikayetlerin artmasına sebep olurlar. Zihni devamlı canlı tutmak, iyi çalışması için altın kuraldır. Atalarımız ne güzel söylemiş, ‘İşleyen demir ışıldar’ diye. Günlük hayatınıza katacağınız ufak alışkanlıklar ile hafızanızı canlı tutabilirsiniz. Stresten uzak durmak, dolaylı yoldan bellek problemleri yaşamanıza sebep olacak hastalıklardan korunmak için beden sağlığınıza dikkat etmek, iyi beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve sosyal hayatınızı renklendirerek depresyondan uzak durmak gibi davranışlar; hafızanızı korumak için yapabilecekleriniz arasında yer alıyor.

BULMACA HAFIZAYI CANLI TUTAR

Bulmaca çözmenin hafızayı canlı tuttuğunu hepiniz duymuşsunuzdur. Ancak bu aşamada kast edilen, her gün aynı gazetede yayınlanan bulmacaya artık ezberlediğiniz yanıtları vermek değildir. Her gün yeni bir şey öğrmeniz gerekir. Dolayısıyla, en sık yanıtlanan çengel bulmacalardansa farklı bulmaca türlerini tercih ederek zihninizi zorlamanız gerekir. Sudoku bu anlamda tercih edilebilecek bulmaca türleri arasında yer alır. Sosyal hayatınız, hafıza sağlığınızla yakından ilişkilidir. Özellikle şikayetlerin arttığı emeklilik yaşlarında hobi edinmek, yapılabilecek en iyi şeydir. Sizi sokağa çıkmaya, yeni insanlarla tanışmaya ve sosyalleşmeye zorlar.

AÇIK HAVADA YÜRÜYÜŞ

Yoğun geçen yılların ardından gelen emeklilik dönemi, devamlı hareket halinde olmaya alışmış kişilerde yalnızlık, artık işe yaramama ve bir daha asla eskisi gibi yaşayamayacak olma gibi korkulara sebep olur. Bu ağır duygular, kişide öğrenme dürtüsünü azaltır. Beyin adeta dinlenmeye geçmiştir ve artık eskisi kadar aktif değildir. İşte tam da bu noktada tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Unutmayın, bedeninizi ancak siz yönetirsiniz; uykuya geçmesine izin vermeyin! Haftada üç-dört gün 30-45 dakikalık açık hava yürüyüşleri yapmayı da asla ihmal etmeyin.

KOKU ALAMAMA BUNAMA BELİRTİSİDİR

Yapılan araştırmalar, bunamanın ilk belirtileri arasında koku alma merkezinin bozulmaya başlamasının olduğunu gösterdi. ABD’de bulunan Columbia Üniversitesi’nde 150 kişinin katılımıyla gerçekleşen bir araştırma, bunama başlangıcında olanların; limon, leylak, deri, sarımsak, ananas, sabun, çilek, doğalgaz, mentol ve duman gibi maddelerin kokularını tanımlamakta güçlük çektiğini gösterdi. Yakınlarınızın bunama ya da Alzheimer hastalığına yakalandığını düşünüyorsanız, saydığım bu kokuları tanıyıp tanımadıklarını test edebilirsiniz. Eğer gözleri kapalıyken koklatılan bu maddeleri tanıyamıyorlarsa, vakit kaybetmeden bir uzmana görünmenin vakti gelmiş demektir.

BESLENMENİZ SADECE SEBZE AĞIRLIKLI OLMASIN

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Günlük diyetinizde; protein, karbonhidrat, yağ ve vitaminler mutlaka bulunmalıdır. Burada önemli olan, tüm bu maddeleri doğru miktarda almaktır. İleri yaşlarda protein ve karbonhidrattan uzak durmak sıklıkla tercih edildir ve beslenme düzeni, sebze ağırlıklı bir diyete dönüşmeye başlar. Doğru olduğu düşünülen bu tercih, aslında hatalıdır. Sürekli sebze ile beslenmek, daha az protein alındığı anlamına gelir ve bu durum, kas yıkımında hızlanmaya sebep olur. Her yaş için protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin ihtiyacı farklıdır. Bu konuda yapılacak en doğru davranış, bir uzmandan tavsiye almaktır.

ÖĞRENME ZORUNLU DEĞİLSE HIZI DA AZALIR

İleri yaş şikayetleri arasında yer alan unutkanlık, öğrenmeye devam edildiğinde şikayet olmaktan çıkabilir. Elbette genç yaşlardaki öğrenme hızıyla ileri yaşlardaki öğrenme hızı arasında fark vardır. Birçoğunuz etrafınızdakilerden ‘Artık kafam almıyor’ şikayetini duymuşsunuzdur. Oysa bu durum, öğrenmede yavaşlama olduğu anlamına gelmez. Öğrenme hızının, öğrenmeye duyulan ihtiyaçla yakın bir ilişkisi vardır. Öğrencilik yıllarında, sınava tabi tutulma zorunluluğu öğrenmeyi mecbur kıldığından kolaylaştırır. Bilgiye gerçekten ihtiyaç duyulmayan yaşlarda hissedilen öğrenme zorluğu, aslında buna mecbur hissetmemekten geçer. İnsan zihni, öğrenmek üzerine programlıdır ve buna ömrünün sonuna kadar devam edebilir.

www.sabah.com.tr’de orjinalini bulabileceğiniz bu yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.