Dünya özellikle kıtalararası uçuşların yaygınlaşmaya başlamasıyla daha küçük bir yer haline gelmiştir. Uçak yolculuğu günümüzün en sık tercih edilen ulaşım yollarından biridir. Mesafe azaltma ve konforlu seyahat sağlama özelliği taşıyan uçak yolculuğuyla ilgili merak edilenleri bugünkü köşe yazımda sizler için derledim…

Uçak seyahati güvenirliği ve kısa sürmesi açısından günümüzde pek çok insan tarafından tercih edilmektedir. Uçak içerisinde basınç ortamının farklı olması, düşük hava nemi oranı, türbülans etkisi gibi sebepler uçaklarda insan fizyolojisini etkileyen nedenlerdir. Uçuşun vücut üzerindeki olumsuz etkilerini bilerek bu durumu azaltmanız mümkün…

Uçak Fobisini Düşünce Gücünüzle Yenin

Uçmak, en sakin kişiyi bile bazen gergin yapabilir. Aslında insanların yaklaşık %6.5’inin uçmaktan korktuğu biliniyor. İnsanların bu korkusunun başlıca nedenleri, kontrolü kaybetme duygusu, kapalı alan fobisi (klostrofobi), panik atak geçirme korkusu, yükseklik korkusu, uçağın hava boşluğuna (türbülansa) yakalanma korkusu, deniz üzerinde uçmaktan korkma, herhangi bir kaza anında sakat kalma ve ölmekten korkma olarak sayılabilir.

Uçuş korkusunun oluşumunda, uçaklar ve uçuş hakkında eksik bilgi sahibi olma başlıca sebepler arasındadır. Uçmak son derece kullanışlı ve güvenli bir yöntemdir. Biraz irade gücü ve sabırla uçmanın tadını çıkarabilirsiniz.

  • Durumu mantıklı olarak düşünün. Duygularınız daha baskın gelse de kendinizi bir adım geri çekin ve büyük resme bakın.

Uçaklar güvenilir bir ulaşım aracıdır. Uçakla uçmaya göre serbest yolda hareket ederken (hatta kendi evinizde otururken) yaralanma veya ölme riskiniz daha yüksektir. Veriler, uçuşunuzun sorunsuzca geçme olasılığının % 99.9 olduğunu gösteriyor. Bir sürü insan uçmaktan korkuyor, ancak gerçek şu ki bir uçağın yanlış gittiğine dair risk neredeyse sıfır.

  • Meditasyon yapın.

Bazen, sadece motorların sesi birisini uyandırmak veya tedirgin etmek için yeterlidir. Oysaki sessiz, sakinleştirici veya doğa sesleri içeren bir müzik dinleyerek rahatlayabilirsiniz. Gözlerinizi kapatın, vücudunuzu rahat bırakın ve derin nefes alın. Sahip olduğunuz doğa seslerini yakından dinleyin. Kaslarınızı rahatlatın ve dinlediğiniz seslerin nerede olduğunu hayal edin. Bu konulara mümkün olduğunca yoğunlaşın. İlk başta biraz zor olabilir, ancak zihninizde o huzurlu yere odaklanmaya devam edip, kendinizi rahatlatabilirsiniz.

Türbülans Çoğunlukla Zararsızdır

Türbülans özellikle uzun süreli uçuşlarda yaygındır ve genellikle zararsızdır. Ancak yine de rahatsız olmanıza ve korkmanıza neden olabilir. Çeşitli faktörlerden kaynaklanan türbülans dereceleri değişmektedir (hava akımları, dağlara yakınlık, termal akımlar vs.). Dolayısıyla etkiler de türbülans çeşitlerine göre farklılık gösterebilmektedir. Çalkantı veya uçağın hava boşluğuna düşmesi gibi anlamlarla yorumlanan türbülans en yalın haliyle farklı ve beklenmeyen yönlerden gelen rüzgarların aralıklı olarak neden olduğu hava akımıdır.

Uçakta Solunan Hava Oldukça Sağlıklıdır

Uçağın içerisinde çeşitli filtreler bulunur. Uçak dışından gelen taze hava, jet motorlarında kompresör kademeleri olarak bilinen kabin içine sürekli olarak çekilir. Bu havanın %50’si sisteme çekilirken %50’si dışarı atılır. Diğer taraftan uçağın içerisindeki havanın %50’si dışarıdan gelen temiz hava ile karışır. Bu aşamada hava basıncı, kabin basıncına eşitlenene kadar sıkıştırılır. Havayı basınç altına almak havanın ısınmasına neden olur. Bu havaya ‘Yüksek Verimli Partikül Havası (HEPA)’ adı verilir. Partikül havası filtrelerden geçmeden önce soğutulur. Bu işlem bakterilerin, partiküllerin ve virüslerin minimum %99,97’sinin filtrelerden kaldırılmasını sağlar. Partikül havası sirkülasyonlu kabin havasıyla birleşerek solumaya hazır hale getirir. Bu filtreler uçağın dışındaki taze havayla birlikte uçağın içindeki havanın karışmasını sağlar. Yolcular böyle bir sistemin farkında bile olmazlar. Burada önemli olan bir diğer konu devir daimdir. Uçak içindeki kabin havası çıkış valfleri vasıtasıyla uçaktan serbest bırakılır. Bu nedenle uçaktaki hava, dışarıdaki hava ile sürekli olarak temizlenir. Uçak içindeki hava HEPA filtresi sayesinde ortalama 20 kez devir daim yapar. Dolayısıyla uçakta, yeryüzündeki havadan çok daha temiz bir hava solunur.

Hamilelik ve Uçak Yolculuğu

Anne adayları, iş seyahatleri, tatil, aile ziyaretleri, acil durumlar ve daha pek çok nedenden dolayı uçakla seyahat etmek durumunda kalabilirler. Günümüzde kadınların birçoğu hamileyken uçak yolculuğuna çıkmaktan çekinir. Oysaki anne adaylarının; yüksek risk faktörleri bulunmuyorsa, 28’inci haftaya kadar uçmalarında herhangi bir sakınca yoktur.

Hamile yolcular; 28. haftalarının (yedi ay) başından 35. haftanın sonuna kadar kendi doktorlarından aldıkları “uçakla seyahatinde herhangi bir sakınca yoktur” ibaresi olan raporla birlikte seyahat edebilirler. 36. hafta ve sonrasında ise doktor raporu olsa dahi hamile yolcuların seyahatine izin verilmemektedir. Hamilelikte uçak seyahati için en ideal zaman ise 17 ile 27’inci haftalar arası olan ikinci üç aylık (trimester) dönemidir. Bu dönem aynı zamanda düşük riskinin az olduğu, mide bulantılarının geride kaldığı ve hamilelikte gezmenin en keyifli olduğu zamandır. Hem sizin hem de bebeğinizin güvenliğini sağlamak için hamilelik süresince uçuş seyahatinde yaşanabilecekleri önceden bilmek ve bazı önlemler almak faydalı olacaktır.

Sırt Ağrısına Karşı Belinizi Destekleyin

Uzun süre hareketsiz oturmaktan kaynaklanan sırt ağrısı, havayollarına en sık bildirilen rahatsızlıkların başında geliyor. Herhangi bir sırt probleminiz olmasa bile uçak yolculukları sizin için zor geçiyor olabilir. Bunun kısaca nedeni, vücudun hareket etmeden saatlerce oturmaya uygun olmamasıdır. Birçok kişi akut bir sırt ağrısı saldırısına sahiptir. Uzun bir uçuş sonrasında fark ettiğiniz sırt ağrısı zaman içerisinde kronikleşebilir. Bu ağrılar her zaman alışılmış zayıf duruşlardan kaynaklanır. Tenis oynamak, yüzmek veya egzersiz yapmak, omurganızı dik tutan kasları güçlendirir. Egzersiz veya spor yapmaktan hoşlanmazsanız; omurganızın kemiklerini tutan kaslar, tendonlar ve bağlar zayıflayabilir. Zayıf duruş ve zayıf omurga kasları, sırtınızda kalıcı hasarlara yol açabilir. Omurga yapısı esnektir, ayakta ve hareket halinde kolayca ayarlanabilir. Fakat otururken koltuk yapısı ve hareketsizlik nedeni ile zorlanabilir. Uçuş öncesinde bel ve sırtınız için gerekli ihtiyaçları yanınızda getirebilir, kabin görevlisinden destek alabilirsiniz. Belinizi yastıkla veya omuz çantanızla doldurarak ağrılarınızı azaltabilirsiniz.

Uçuş Öncesi, Sırası ve Sonrasında Su Tüketin

Uçuş sırasında kabin içindeki havanın nemi normalden daha düşük bir orandadır. Evinizde muhtemelen %30 ile %65 arasında olan nem, uçak içinde yüzde 20’den daha az bir seviyeye düşebilir. Uzun uçuşlar sırasında kabin nemi daha da düşer.

Düşük kabin neminin en yaygın yan etkisi cilt, göz, boğaz ve burunda kurumadır. Nemdeki bu düşüş daha fazla sıvı tüketmenizi sağlamaz. Bunun yerine, hava yolculuğu sırasında hidrasyon birkaç farklı nedenden dolayı önemlidir. Dehidrasyona neden olan durumlardan biri de irtifa değişikliğidir. Uçağın kalkışı sırasında meydana gelen bu değişiklik ortalama 2000-2500 metreden sonra sağlık problemlerini beraberinde getirebilir. Çünkü insan vücudu yüksekliğe uyum sağlamak için normalinden daha fazla idrar üretir ve oksijen sağlamak için daha hızlı nefes alışverişi yapar.

İnsanlar uzun mesafeli uçuşlarda genellikle iki ya da daha az bardak su içerler. Özellikle dört saatten fazla süren uçuşlarda yeterli miktarda su içmemek, kuruluğa neden olur. Bu nedenle yolcular, hidrasyonu sağlamak için uçuş öncesinde, sırasında ve sonrasında su tüketmelidirler.

Uçuş sağlığı ile ilgili farklı bir yazıya burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.